Seyrek Dertli Konsolosluklar

 

konuşmak istemiyorum
unutmak istiyorum
senden olan kanıma karışsın istiyorum
ben neler istiyorum
kimsenin peşinde olmayan şeyler
ben yere atılanı yalamak istiyorum

küçültülsün istiyorum

şu insanlığım
ağlanası gecelerde
kustuğum kurak çöller
istemeye cüretkar bir sevgi besler
kendi kalemini kaybetmiş
bir çocuğun
arayışındaki hırsı
ağlamaklı olurum
o çocuğun hayatın kalaslarıyla tanışmamış
küçük bir vida yutmuş
ağlanası bir duruşu vardı
ben de buna ağladım
ağlayasım vardı, hayli haylazdım
tolstoy okumadım
onda sezinlemeye üşendiğim bir kararlılık
iyimserliğin ağlamaklı çocuğu vardı
ben de ağladım
lakin bu kez buna ağlamadım
en zerre pişmanlığımın
olmayışına ağladım

halılarım yalanlarımla pislenmişti

çok yüksek bir sahtekarlıktı
ben de yıkamadım
binalarım vardı yetişkinlerin çok sevdiği
sevemedim yine de yıkamadım
onlar fabrika içerler
nicesi karbonmonoksit suratlıdır
bardaklarımın sehpaya dank ettiği yerde
kalleşlerin bıraktığı bir sofra vardı
o sofrada ben büyüdüm
fakat içim hep küçüldü
ellerim aynı kadehlere değmez
bacalarımız tütün sarmaz oldu
ben buna hayli gülmüştüm geçen
geçen geçtiğinden tabii
gülüşlerim de geçer

her şey ayrı kalsın

düşlerim benden ayrı
sense taburenin gözdesinde
temiz ve asaletli bir yasemin ol
betonlarımdan papatyalar ağlıyor
çok hüzünlü yalvarışlarda
her daim bir güzellik sezmişimdir


Yorumlar

Popüler Yayınlar