Bir Kuple Döküntüm

 


Ben çoğu zaman yokum. Kimdir bu konuştuğun kişi bilmem, zaman falandır. Zaman hep bir saatte koşar, kovasıyla yelken kovalar.

 

Yanlış anlaşılmasın, kötü gösterilmesin. Hep kötü gösterilir zira kötüdür reklamı yapılan.  Ben içime ağlarım çoğu zaman, bir kovam yoktur içine ağlayabileceğim, olsa bilirdim. Bilsem aslında neler bilirdim bilmezdim ki. Her şey yerli yerinde dursun, sen bir devrim başlat kovam olsun, ben ağlamak da isterim, belki ucu bucağı bulunmamış dehlizlerde ağlarım, kime ne ki bundan, ben bunları çok mu umursadım?

 

Geçen gün kendi yüzüme rastladım aynada. Sirtaki oynadık, kağıt oynadık, çok sıkıldık hayatlarımıza baktık, yemek yedik, tiyatroyu izledik, sirtaki çalıştık. Yine neden anlamadık, neden sirtaki oynadık? Onun yerine ağlardık.

 

Yerinde komikti aynadaki, yerdiği konuları görsen birkaç şey bilir derdin, ben demezdim misal. Ben çoğu zaman yoktum, o zamanlar da fazla fazla çoktum. Kimse söylemezdi çok olmanın az olduğunu. Ben bir elektrikçi çocuğuydum, forklift görmedim daha, çok yorgunum.

 

Hepsi bu kadardı, akılda da kalmazdı boştu işte, boştu bunu anlamazdı o kadavra, kimse anlamazdı, bazen ben de anlamaz gibi olur, doğrulurdum insan perspektifimden, çok ağlamaklı olur kovamı arardım saatte. Niçin hiç ödünç vermezdi kovasını? İnsandı demek ki, insan günahını vermezdi birinin işine yarar olduğunu duysa. Konuşkan da değile benziyordu, başını sonsuza kadar eğri tutar, eğ babam eğerdi. Yassı burnu çirkinliğini öteberiye anlatırken ağzı yarım kalan işi vardıysa tamamlardı. Böyle bir duruma ancak ağzın açık bakardın, başka nasıl dile dökülürdü ki, dökülmezdi, ayıptı, epey alçaklıktı.

 

Kimse de kaç kuruş alçaklıktı saymazdı. En büyük alçaklık da nihayetinde buydu. Kişi iş yapacak olsa o da ağlardı, kovası vardı, sonuç itibari böyleydi, kovaları vardı çoğunun. Ben ödünç alırdım, benimkini satmıştık bu satırlar uğruna. Başıma düşmemeleri hayret edilecek şey doğrusu.

 

Ben fazla hastayım, öksürürüm hayatıma, kan ağlar öksürüklerim, başka, başka... Ne yapar eder aklımı yitiririm.


Çok söyledim sanırsam, benim naçizane fikrimdir ki susmalı insan, insan insansa, sonsuza değin susmalı. Bir kalıba dökülür yoksa insan. Şişman, zayıf, güçlü, sıska, üzgün, mutlu, sakin, deli, ciddi, hasta, güzel, çirkin, bir öğretmen yasta. Hepsi de böyle uzunca, yine de bütün bunlar kusursa... Birazcık susacağım sanırsam. Hep de sanıyorum sanırsam, kusuruma kalmayın, ricamdır.


Yorumlar

Popüler Yayınlar