Asık Suratlı Kız
Her şey aniden gelişti. Önemli olan bütün gelişmeler de böyle olurdu. Düşüncelere hiçbir zaman yer olmamıştı. Bir düşünmeye kalksan hayatın bitiyordu. Yer olsaydı ne olacaktı sahi? Acizliğimizle gurur duyacak kadar öngörülü ya da korkaktık. Onurlu ya da yetim. Bütün hatrına konuştuğum laflarım, sözlerim, jestlerim de bu kadardı. Ben vermeden alıyordum bundan sonra. Kitaplarımı okuduğumda söz veriyorum daha fazlasını vereceğim. Bu raddede kimse kimseyi anlayamaz. Anlasaydı da yanlış anlardı. Yanlış anlamasaydı da umurunda olmazdı. Neden Selen, Harun, Kerim ve Aybüke, hepimiz yaşlananlara gülmüyoruz? Onlar gülüşlerimizi yanlış anlamazlar. Hakan’a ne demeli, işgal ettiği bütün dört harfe? Bir tane de fazlaydı Hakan. Bir tane fazlalara bir şey denemezdi. İstediği mağazadan paltosunu alıp çıkabilirdi. Bir namluya bile hükmedebilirdi. Silah günüydü Hakan için! Herkesin saati, günü vardı. Osmanların günleri kan kusmaktı, bazen de kustuğunu geri yutmak. Aybüke’ler oğlanlara tokat atmaya çalış